EDİNİLMİŞ MALLAR YERİNE GEÇEN DEĞERLER
Hazırlayan: Av. Bedrettin YILMAZ
İÇİNDEKİLER
İçindekiler…………………………………………………………………………………….….1
Kısaltmalar Cetveli………………………………………………………………………….….2
Giriş…………………………………………………………….…………………………….….1
I- Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Edinilmiş Mallar Yerine Geçen Değerler……..…1
A-Genel Olarak ……………………………………….…………….…….……………………1
B-Edinilmiş Mallara Katılma ……………………………..…………………….………………2
II-Edinilmiş Mallar Yerine Geçen Değerler……………………………………………………3
- Arızi Bir Olay Neticesi Elde Edilen Değerler……………………………………………..4
- b) Şans, Talih veya Benzeri Yollardan Elde Edilen Değerler……………….………….…5
- c) Edinilmiş Mal İle Kişisel Malın İç İçe Geçmesi Halinde Malın Gruplandırılması…….5
Sonuç………………………………………………………………………….……………..…..6
Kaynakça ……………………………………………………………………….……………..…7
- EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNDE EDİNİLMİŞ MALLAR YERİNE GEÇEN DEĞERLER
A. GENEL OLARAK
Ailenin temeli olan evlenme, eşler arasında öyle bir birliği yaratır ki, bundan, ön planda ahlaki bir birlik olmak üzere, birtakım ahlaki ve hukuki sonuçlar doğar. Eşlerin evlilik (hayat) birliği malvarlığı bakımından da sonuçlar doğurur. Karı koca arasında iktisadi ve mali alanda bir bağ meydana gelmeden, bu birliğin gerçek bir hayat ortaklığı olduğunu iddia etmeye imkan yoktur. Karı ile kocanın malvarlıkları birbirinden tamamen bağımsız kalacaksa, böyle bir bağ, aynı pansiyonlarda kalan ve birbirine sevgi ile bağlı olan serbest bir ilişkiden farklı değildir. Birlikte yiyip içen aynı evi paylaşan, evdeki birçok eşyayı birlikte kullanan, birlikte gezip eğlenen, gelecek için birlikte planlar yapan eşler arasında ister istemez mali ilişkiler ortaya çıkacaktır[1].
Eşlerin evlenmeden önce ve evlendikten sonra edindikleri malların mülkiyet durumunun nasıl olacağı, bu malların nasıl yönetileceği, malların gelirinden kimin hangi oranda yararlanacağı, mallar dolayısıyla doğan borçlardan kimin ne ölçüde sorumlu olacağı, evlilik sona erdiğinde veya yasada gösterilen diğer durumlarda, malların nasıl paylaşılacağı ve buna benzer sorunları, karı koca mal rejimine ilişkin kurallar düzenler. Başka bir deyişle, evlilik birliğinde mal rejimi, malları dolayısıyla eşler arasında ve eşler ile üçüncü kişiler arasında ortaya çıkan ilişkileri düzenleyen hükümlerden oluşan bir sistemi ifade eder[2].
Hal böyleyken eşler tarafından seçilen mal rejimi, tüm bu sayılan hususları düzenleyen ve bir şekilde ortaya çıkacak mali sorunları önceden önlemek amacıyla kurallar koyup, eşlerin riayetini düzenleyen bir mekanizma olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk Medeni Kanununda da eşler tarafından seçilecek mal rejimleri kanun koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış ve bu rejimlerden istediğini seçme hakkını eşlere tanımış bulunmaktadır. Bu hususta en önemli olan ve kanun tarafından da belirlendiği üzere mal rejimini seçmeyen eşlerin zorunlu olarak tabi oldukları mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma ve dolayısıyla bu rejimde edinilmiş mallar yerine geçen değerleri irdeleme ve inceleme ayrıca önem taşımaktadır.
B- EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA
4721 sayılı yasayla kanuni mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimi olarak kabul edilmiştir. Eski rejimin – mal ayrılığı – adil olmayan sonuçlar doğurması nedeniyle ve İsviçre Medeni Kanunundaki değişiklik nazara alınarak bu değişiklik yapılmıştır.
Türk Medeni Kanununun 202. Maddesi uyarınca eşler mal rejimi sözleşmesiyle kanunda sayılan diğer rejimlerden birini kabul etmedikçe, eşler arasında kanuni mal rejiminin, diğer bir deyişle edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
[1]Acabey, Beşir, Medeni Kanun Tasarısının Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimine İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. Yaş Günü Armağanı, II. Cilt, İstanbul 2001, 778-779.
[2]Ahmet Kılıçoğlu, Medeni Kanun’umuzun Aile-Miras-Eşya Hukukuna Getirdiği Yenilikler, Ankara 2004, 173; Nazan Moroğlu, Medeni Kanunda Mal Rejimleri, İstanbul 2002, 13; Pınar Özlem Demir, Evli Kadınların Hukuki Durumu, İstanbul 2004, 41. Kanun koyucu, mal rejimi ile ilgili düzenlemeyi getirirken, eşlerin malvarlıklarının evlenme aktinden etkilenmeyerek, evlenme akdi yapılmamış gibi, eski hali ile devam etmesi prensibinden veya evlenmekle eşlerin ekonomik yönden de bir ortaklık içine girdikleri, malvarlıklarının hayat ortaklığına paralel bir mal ortaklığı içinde eridiği prensibinden veya bu iki ekstrem arasında kalan diğer prensiplerinden hareket etmektedir.
Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerin kişisel mallarından oluşur. Bir malvarlığı değerinin edinilmiş mal yahut kişisel mal olduğunun açıkça belirlenememesi halinde aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilecektir.
Kanunun 219 maddesinde ise, edinilmiş malların ne olduğunun tanımı yapılarak bentler halinde sayılmıştır.
Kanuni tanıma göre her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettikleri malvarlığı değerlerine “edinilmiş mal” denmektedir.
Her şeyden önce bu rejim, sanıldığı gibi, eşlerin tüm mallarının bölüşülmesini öngören bir rejim değildir.
Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerin EVLİLİK SÜRESİNCE EDİNDİKLERİ mallara katılım söz konusudur. Eşlerin evlilik sırasında gerek bekar iken gerek önceki evliliklerinden edindikleri mallarda diğer eşin hiçbir hakkı mevcut değildir. Örneğin, on yıllık evliliğine son veren bir kişinin yaptığı yeni evlilikte, on yıllık evlilik süresince edindiği ve getirdiği mallar üzerinde yeni evlilikteki diğer eşin hiçbir hakkı mevcut değildir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, evlilik süresince kural olarak emek karşılığında edinilen mallara katılma söz konusudur[3].
Eşlerin karşılığını emek, para veya diğer malvarlığı unsurları ile vererek sağladığı edinimler, eşlerin edinilmiş mallarını oluşturur.[4]
O halde edinilmiş mallara katılma rejiminin hareket noktasını, eşlerin evlilik süresince emek karşılığı edindiği mallarda bölüşüm olup, bir eşin emek karşılığında edindiği malda, ister ev işlerinde, ister ücret karşılığında bir meslekte çalışan diğer eşin de katkısının bulunması mantığı oluşturmaktadır.
Bu açıklamamıza göre edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerin evlilik süresince emek karşılığı olmadan, emeksiz olarak edindiği mallara katılım söz konusu değildir. Nitekim Kanunun 219.maddesinde “Edinilmiş mallar” sayılmış ve bu gruba nelerin girdiği beş bent halinde sayılmıştır.
Mal rejimi tasfiye edildiğinde sadece “edinilmiş mallar” eşler arasında yarı yarıya “eşit olarak” paylaştırılır.
Edinilmiş mallar;
- Çalışma karşılığında kazanılan mallar (maaş);
- Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumu veya sandık tarafından yapılan ödemeler (ör: emekli maaş, kıdem tazminatları);
- Çalışma gücünün kaybı sebebiyle kendisine ödenilen tazminatlar,
- Kişisel malların geliri (kira, faiz gelirleri gibi),
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler olarak sıralanmıştır[5].
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, (ekonomik değer: maaş, ikramiye, bahşiş vs.)
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, (Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK)
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
- Kişisel mallarının gelirleri, (kira, faiz gelirleri gibi)
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler. (ikame değerler)
[3] Akıntürk, Turgut; “Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku”, Cilt 2, Yenilenmiş 8. bası, Beta Yayınları İstanbul 2003, s 263.
[4] Dural, Öğüz, GÜMÜŞ; “Türk Özel Hukuku, Aile Hukuku”, Cilt III, Gözden Geçirilmiş 15. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2020, s. 217.
[5] Uyar, Talih; “Türk Medeni Kamun-Aile Hukuku”, Cilt 3, Feryal Matbaası, Ankara, 2003, s 219.
Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir. Görüldüğü gibi, hangi malın edinilmiş, hangi malın kişisel mal olduğu oldukça karışıktır ve iç içe geçmiştir. Dolayısıyla, boşanma durumunda bu malların eşler arasında tasfiyesi birçok problemi de beraberinde getirecektir. Örneğin; miras yoluyla kendisine oldukça eski bir ev kalan kadın, eşinin emekli maaşı ile evin içini yaptırmışlarsa, boşanma durumunda bu malların nasıl tasfiye edileceği son derece karmaşıktır. İşte bu noktada Kanunun 219. maddesinin 5. bendinde sayılan “edinilmiş mallar yerine geçen değerler” hususu devreye girecektir.
II- EDİNİLMİŞ MALLARIN YERİNE GEÇEN DEĞERLER
Edinilmiş mallar yerine geçen değerler Kanunun 219/2 bent 5 hükmüne göre edinilmiş mallardan sayılır. Katılma rejiminde edinilmiş bir malın elden çıkarılması her zaman beklenir. Yaşamın olağan akışına göre yerine bir değerin geçmesi de olağandır. O kadar ki, edinilmiş bir malın hasara uğraması ya da yok edilmesi karşılığı ödenen tazminatlar bile edinilmiş mal sayılacaktır.
Edinilmiş bir mal bir bedel karşılığında elden çıkarılmış ise bu bedel edinilmiş mal sayılacaktır. Edinilmiş malların yerine geçen değerler, doğrudan doğruya edinilmiş mal grubuna dahil olur. (TMK 219/II b.5) Bu kural, taraf iradelerinden tamamen bağımsızdır. Değerin yerine geçmesi doğrudan doğruya kanundan dolayıdır.
“Değerin yerine geçmesi” kavramı altında edinilmiş mal grubuna dahil bir değerin bu gruptan çıkması, fakat onun yerine aynı cins olup olmadığı önem taşımayan bir başka değerin girmesi olarak tarif edilir.
TMK 219/b. 5’e göre edinilmiş malların yerine geçen değerler (kaim değer=sürrogat) yine edinilmiş mal kalmaya devam eder. Kaim değer, şeyin yok olması veya mülkiyetinin devredilmesi sonucu yerine geçen değeri ifade eder. Bir mal grubundan çıkan değer, tüketilmişse veya başka birine bağışlanmışsa, çıkan değerin yerine geçecek bir değerden söz edilmez. Mesela, edinilmiş mal grubundaki hisse senetleri satılmış, alınan para ile yerine bir tablo satın alınmış ise tablo, edinilmiş mal grubuna dahil olur. Fakat bağışlama veya tüketilme karşılığında bir artı değer meydana gelmemişse bu durumda edinilmiş mal yerine geçen değerden söz edilmeyecektir.
a) Arızi Bir Olay Neticesi Elde Edilen Değerler
Bir malın yerine geçme, mutlaka değiş tokuş anlamına gelmez. Arızi bir olayı sonucu eşlerden birinin malvarlığında artı bir değer meydana gelebilir. Bu, bir haksız fiil sonucu olabileceği gibi haksız fiil dışında kazanılan bir tazminat sonucu elde edilen bir getiri şeklinde de olabilir. Mesela, haksız fiil dolayısıyla böyle bir durum ortaya çıkabilir. Edinilmiş mal grubuna dahil bir aracın tamamen hasar görmesi halinde, hasar neticesinde sigorta şirketinde veya karşı taraftan alınan bedel de edinilmiş mal grubuna dahildir. Çünkü haksız fiil olayına konu olan araç edinilmiş mal grubuna dahil olduğundan elde edilen hasar karşılığı da buraya dahil olacaktır.
Aynı şekilde edinilmiş mal grubuna ve üzerinde bir yararlanma hakkı olan bir mal tamamen yararlanılmayacak bir hale gelmişse hakkın konusu yerine geçen karşılık üzerindeki yararlanma, edinilmiş mal grubuna dahil olur. (TMK 798/II[6]) Bir malın edinilmiş mal grubuna dahil edilmiş olması için, o malın kullanış amacı haklı değildir. Haklı olan, malın tedarik edilmesindeki kaynaktır. Mesela, A aylık maaşını biriktirerek bir diz üstü bilgisayar almıştır. Bu bilgisayarın ailenin bütün fertleri tarafından kullanılıyor olması halinde de bilgisayar A’nın edindiği mal grubuna dahil olur. Aynı şekilde A, 10 sene önce kazandığı para ile bir halı satın almıştır. Daha sonra A, teyzesinden kalan miras ile yeni bir halı satın almıştır. Yeni halı, A’nın kişisel malvarlığına dahildir[7].
b) Şans, Talih veya Benzeri Yollardan Elde Edilen Değerler
İsviçre Federal Mahkemesi, eşlerden birinin lotodan kazandığı ikramiyeyi, loto koçanının edinilmiş mallar vasıtasıyla satın alınması durumunda, edinilmiş mal olarak kabul etmiştir[8]. Türk hukukunda bu konuda net bir görüş birliği bulunmasa da genel eğilim konunun özünü oluşturan “emek karşılığı elde edilen değer” kavramının içini doldurmadığından edinilmiş mal yerine geçen değerler kategorisine sokulmaması gerektiği yönündedir.
c) Edinilmiş Mal İle Kişisel Malın İç İçe Geçmesi Halinde Malın Gruplandırılması
Şayet katılma rejimi içerisinde edinilen malın bedeli, hem edinilmiş maldan hem de kişisel maldan karşılanmışsa, çoğunluk hissesinin hangi mal türüne ait olduğuna bakılır. Katılan değerlerden hangisi fazlaysa mal o gruba dahil edilecektir, fakat diğer mal grubundan yapılan katkı çıkarılarak sonuca gidilecektir. Örneğin A, evlilik süresince biriktirdiği 40 bin YTL’ ye, kendisine miras kalan arsanın satışından elde ettiği 10 bin YTL’yi ekleyerek bir daire almışsa, daireyi asıl finanse eden 40 bin YTL olduğundan, daire edinilmiş mal kabul edilecektir ve tasfiye aşamasında, A’ nın kişisel malından yaptığı katkı ayrıldıktan sonra bu daire üzerinde diğer eş için katılma alacağı hakkı söz konusu olacaktır.
Yine edinilmiş malın karşılığında yeni bir mal elde eden eşin yeni malı da edinilmiş mal kabul edilir. Örneğin; evlilik süresince maaşından biriktirdiği para ile arsa satın alan eş, daha sonra bu arsayı satıp yerine bir apartman dairesi alırsa bu daire de o eşin edinilmiş mallarına dahil olacaktır. Arsayı satıp yerine mal almaz ve parayı bankaya yatırırsa, bu defa bankadaki para edinilmiş mal kabul edilecektir. Yine başka bir örneğe göre, fabrikada çalışan A, on yıllık evliliği süresince biriktirdiği ücretleriyle bir arsa satın almıştır. Satın alınan bu arsa, edinilmiş malın yerine geçen değerdir. A, bu arsayı yükleniciye verip, bir daire almış olduğunda bu kez edinilmiş malın, yani arsanın yerine geçen değer daire olacaktır ve bu değer eşler arasında paylaştırılacaktır[9].
[6] Sigorta ve kamulaştırma gibi durumlarda intifa hakkı, hakkın konusu yerine geçen karşılık üzerinde devam eder.
[7] Öztan, Bilge; “Aile Hukuku”, 5. bası, Turan Kitapevi, Ankara, 2004, s 256-257.
[8]Acar’a göre loto piyango gibi yollarla kazanç elde edilmesinde, ikame durumundan öte kişisel mal karakteri büyük ölçüde baskındır. Koçan veya bilet parasına oranla elde edilen ikramiye miktarı bin katı, milyon veya milyar katı fazla olabilir. Koçan veya bilet parasının edinilmiş mallardan karşılanması, bu rejimin ruhunu oluşturan “emek karşılığı edinme şartı” dikkate alındığında, elde edilen ikramiyenin bütünüyle edinilmiş mal sayılmasına engel oluşturur. Çünkü diğer eşin emeği koçan veya bilet parasıyla sınırlıdır. Yine loto veya piyango türü hukuksal ilişkilerde karşılık ilişkisi yok denecek kadar azdır veya yoktur denilebilir. Bu değerlendirmeleri piyango, spor toto, çekilişlerinden kazanılan para ve mallar için de yapmak da mümkündür. Acar, 62.
[9]Kılıçoğlu, Ahmet, Medeni Kanun’umuzun Aile-Miras-Eşya Hukukuna Getirdiği Yenilikler, Ankara 2004, 224
SONUÇ
Türk Medeni Kanunu’nun mal rejimine ilişkin hükümleri, özellikle kadının korunması için konulmuş hükümlerdir. Kadın dışarıda çalışmamasına rağmen, evinde çalışarak emek harcamakta, yıllar sonra boşandığında ise, malvarlığı bakımından evlendiği andaki değeriyle eşit miktarda olarak bundan sonraki yaşantısını devam ettirmek zorunda kalmaktadır. Bu durum ise kadının mağdur olmasına neden olmaktadır. Bu açıdan edinilmiş mallara katılma rejimi kadının mağduriyetini önlemeyi amaçlamıştır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin kabulünün olumlu bir değişim olduğu tartışmasız olarak kabul edilmektedir.
Mal rejiminin uygulanma aşamasında birtakım zorluklar yaşanacağı şüphesizdir. Özellikle tasfiye aşamasında, hangi malların hangi mal gruplarına girdiği veya hangi malvarlığı değerini edinilmiş mal veya edinilmiş mal yerine geçen değer olacağı ve dolayısıyla tespiti noktasında beraberinde bazı zorlukları da getireceği şüpheden uzaktır. İşte bu noktada eşlerin tespiti (yazılı olmuş olması veya üzerinde mutabakata varılarak sorunu çözmeyle) önem arz edecektir. Eşlerin, ihtilaf yaşamadan anlaşmaları halinde söz konusu tespitin dolayısıyla paylaşımın da kolay olacağı bilinen bir gerçektir.
Bu hususta eşler arasında birbirlerine bilgi verme yükümüne ilişkin bir maddenin kanun koyucu tarafından düzenlenmemiş olması önemli bir eksikliktir. Zira eşlerin birlikte refah ve saadet için çalışma yükümlülükleri, birbirlerine maddi durumları hakkında bilgi vermelerini – hakların korunmasına yararlı olduğu ölçüde – zorunlu kılmaktadır.
Yine zamanaşımına ilişkin özel bir hüküm olmaması nedeniyle genel hükümlerdeki zamanaşımına ilişkin hükümlerin uygulanması da daha adil sonuçlar meydana/ortaya getirecektir. Tüm bunlarla birlikte edinilmiş mal yerine geçen değerin de eşler tarafından tespiti ve paylaşımın buna göre yapılması daha adil olacağından kanun koyucu tarafından bu hususun düzenlenmiş olması önemli bir eksikliği gidermiş bulunmaktadır.
YARGITAY KARARLARI
(…) 4721 sayılı TMK’nun 202. maddesine göre, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Aynı yasanın 218 ve devamı maddeleri gereğince, edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Her eş yasal sınırlar içinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.(…) Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2012/10158, K. 2013/1633, T. 05.02.2013
(…) Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222). Aynı kanunun 219/5. maddesine göre ise; edinilmiş malların yerine geçen değerler edinilmiş mal, 220/4. maddeye göre de, kişisel malların yerine geçen değerler de kişisel mal sayılır. Bu durum, kanun koyucunun kabul ettiği, mal rejiminin tasfiyesi davalarındaki ispat ve ikame kurallarıdır. (…) Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2015/11939, K. 2017/4982, T. 04.04.2017
(…) Edinilmiş malların kaynağı, kanun koyucu tarafından TMK’nun 219. maddesinde ifade edilmiştir. TMK’nun 219. maddesinin 2. fıkrasında “Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır” denilerek edinilmiş mallar sınırlı olarak sayılmamış, sadece “1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler” şeklinde özel örneklerle yer almıştır. (…) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2019/805, K. 2022/123 T. 15.02.2022
(…) Bundan ayrı, mahkeme gerekçesinde, boşanma davasının açıldığı tarihte tasfiyeye tabi tutulacak malın elde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu gerekçe doğru bir gerekçe değildir. Şayet mesken edinilmiş mal ise TMK’nun 219/2-5. bendi uyarınca, “edinilmiş malların yerlerine geçen değerler”, de edinilmiş mal sayılmaktadır. Buna ikame değer denildiği gibi kaim değer de denilmektedir. Kural olarak, mal rejimi, boşanma davasının açıldığı durumlarda TMK’nun 225/2. fıkrası gereğince, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermektedir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde mal ister elde bulunsun, ister bulunmasın değerleriyle tasfiyede yer alırlar. Gerek mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde ve gerekse edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli bulunduğu evrede 07.03.1953 tarih, 1953/8 Esas ve 1953/7 Karar sayılı … kararı gereğince, ayin (mülkiyet) istenemeyeceğinden tasfiyeye konu malın değeri istek bakımından esas alınmaktadır. Bu bakımdan satılan taşınmazın kaim (ikame) ya da edinilmiş malın yerine geçen değer varken TMK’nun 219. maddesi aykırı bir biçimde tasfiyeye tabi tutulacak mal mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddi bu bakımdan yerinde görülmemiştir. (…) Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2013/15306, K. 2013/17269, T. 21.11.2013
(…) Görüldüğü gibi dava konusu 6 nolu bağımsız bölüm, TMK’nun 219. maddesi gereğince edinilmiş mal olup, aynı kanunun 222/3. fıkrasına göre, “Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.” Aynı Kanun’un 219/1. fıkrasına göre ise, “ edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleri “ olarak tanımlanmıştır. TMK’nun 219/2-5. bendi uyarınca, “edinilmiş malların yerine geçen değerler” edinilmiş mal sayılmaktadır. Somut olayda, davalı adına kayıtlı bulunan 6 nolu bağımsız bölüm, boşanma davasının açıldığı tarihten kısa bir süre sonra davalı kadın (Medine) tarafından 24.08.2006 tarihinde satılıp üçüncü şahsa devredildiğine ve açıklanan kısa süre göz önünde bulundurulduğunda satılan malın değeri de TMK’nun 219/2-5. bendi uyarınca edinilmiş malın yerine geçen değer olarak kabul edilmesi gerektiğine göre, davacının katılma alacağının hesaplanmasının zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Doktrinde ve uygulamada aynı zamanda bu değer, “ikame değer” olarak tanımlanmaktadır. Değerli çoğunlukça ikame değer göz ardı edilerek değişik gerekçeyle hükmün onanmasına karar verilmesi açıklanan kanun hükümleri ile belirtilen ilkelere aykırı olduğu açıktır. (…)Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2013/2023, K. 2013/12664, T. 19.09.2013
(…) Uyuşmazlık konusu 1900 parselde bulunan 6 numaralı bağımsız bölüm dosya arasında bulunan tapu kaydına göre, 28.8.2002 tarihinde davalı koca tarafından satış yoluyla edinildiğinden T.M.K.nun 219. maddesi gereğince edinilmiş mal olduğunun kabulü gerekir. Kural olarak, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazdan kaynaklanan katılma alacağı bakımından davacının çalışıp çalışmamasının, ya da herhangi bir gelire sahip olup olmamasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde, her ne kadar …plakalı aracın 2001 yılında alındığını ve bunun 4.4.2003 yılında yapılan satışından elde edilen paranın evin alımına katkı yaptığını bildirmiş ise de, söz konusu aracın dosya arasında bulunan trafik kaydına göre 19.4.2002 tarihinde alındığı ve T.M.K.nun 219. maddesi gereğince edinilmiş mal olduğu konusunda duraksamamak gerekir. Davacının araca yönelik bir istemi bulunmamaktadır. Aracın satışından elde edilen para da aynı maddenin 2. fıkrasının 5. bendi gereğince edinilmiş malın yerine geçen değer olarak kabul edilmektedir. Kaldı ki, araç taşınmazın satın aldığı 28.8.2002 tarihinden sonra 4.4.2003 tarihinde üçüncü kişiye satılmış olup bu paranın evin iyileştirilmesine ya da edinilmiş maldan kaynaklanan borçların ödenmesine harcandığı konusunda herhangi bir savunmada söz konusu olmadığından bu paranın eve harcandığına olanak bulunmamaktadır. T.M.K.nun 6 ve 221/1. maddeleri gereğince herkes iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlüdür. (…) Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2013/11453, K. 2013/9715, T. 20.06.2013
(…) Davacı vekili 17.12.2010 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde dava konusu evin ölen eşin 2001 yılında emekli olmasıyla alınan ikramiye ile eldeki birikimlerin birleştirilmesi suretiyle satın alındığını beyan etmiştir. Buna göre 17.10.2002 tarihinde satın alınan evin bedelinin bir kısmının ölen eşin kişisel malı niteliğindeki emeklilik ikramiyesi ile kalanının ise tarafların birikimleri ile karşılandığı anlaşılmıştır. Dava konusu ev, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.10.2002 tarihinde satın alınarak ölen eş adına tescil edilmiştir. TMK’nun 222/1 ve 3. maddesine göre bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal sayıldığından davalı tarafça da emekli ikramiyesi ile karşılanan bölüm dışındaki kısmın ölen eşin kişisel malları ile karşılandığı kanıtlanamadığından emekli ikramiyesi dışındaki bölümün anılan kanun maddesi uyarınca edinilmiş mallardan karşılandığının kabulü gerekir. Aynı Kanunun 219/5.maddesi uyarınca edinilmiş malın yerine geçen değerler de edinilmiş mal sayılacağından davacının artık değere katılma alacağı mevcuttur. Bu açıklamalara göre belirlenecek katılma alacağına mahsuben, davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken usul, yasa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen sair gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. (…) Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2014/24171, K. 2016/6157, T. 06.04.2016
(…) Kural olarak, evlilik süresi içerisinde 01.08.2005 tarihinde satın alınan P1. plakalı araç edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğinden, TMK’nun 219/1-1.bendi gereğince, edinilmiş mal sayılır. Söz konusu aracın 16.08.2007 tarihinde (boşanma dava tarihinden önce) üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle bundan kaynaklanan katılma alacağı aynı maddenin 1. fıkrası yoluyla 5. bendi uyarınca edinilmiş malların yerine geçen değer olarak kabul edilir. Davacı tarafından 29.12.2006 tarihinde I.’tan çekilen 15.000,00 TL krediden 11.265,24 TL kredinin 01.08.2005 tarihinde satın alınan aracın kredi borcunu kapatmak için kullanıldığı dosya kapsamında bulunan alım tarihlerine denk düşen E. Bankasının 29.12.2006 tarihli havale ödeme dekontuyla doğrulanmaktadır. Araç makbuzu da aracı satan Volkswagen Doğuş şirketi tarafından gönderilmiştir. Görüldüğü gibi kredinin çekildiği gün söz konusu paranın da havale edildiğinin ve bunun da hayatın olağan akışına uygun düştüğünün kabulü gerekir. I.’tan çekilen 15.000,00 TL kredinin geri kalan 4.750,00 TL ise, davalının babasına davacı tarafından havale edildiği 29.12.2006 havale tarihli Yapı ve Kredi Bankası dekontu ile belirlenmiştir. Bu miktarın gerekçesi yukarıda açıklandığı gibidir. (…) Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, E. 2012/13656, K. 2013/7997, T. 27.05.2013
KAYNAKÇA
Acabey, Beşir, Medeni Kanun Tasarısının Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimine İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. Yaş Günü Armağanı, II. Cilt, İstanbul 2001
Akıntürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku, Yeni Medeni Kanuna Uyarlanmış Aile Hukuku, Cilt 2, Yenilenmiş 8. bası, beta Yayınları, İstanbul, 2003
Akıntürk, Turgut, Yeni Medeni Kanun Uyarlanmış Medeni Kanun, Genişletilmiş 9. bası, Beta Yayınları, İstanbul, 2003
Barlas, Nami, Yeni Türk Medeni Kanunu Hükümleri Çerçevesinde Eşler Arası Hukuki İşlem Özgürlüğü ve Sınırları, Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu İçin Armağan, Ankara 2004
Gençcan, Ömer Uğur, 4721 Sayılı Kanuna Göre Mal Rejimine İlişkin Genel Hükümler Ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi, Ankara 2002
Gürsoy, Serhan, Harun Bulut, Aile Mahkemeleri Uygulaması, 1. bası, Vedat Yayınları, İstanbul, 2004
Öztan, Bilge, Aile Hukuku, 5. bası, Turan Kitapevi, Ankara, 2004
Kılıçoğlu, Ahmet, Medeni Kanun’umuzun Aile-Miras-Eşya Hukukuna Getirdiği Yenilikler, Ankara 2004
Moroğlu, Nazan, Medeni Kanunda Mal Rejimleri, İstanbul 2002
Pınar Özlem Demir, Evli Kadınların Hukuki Durumu, İstanbul 2004
Uyar, Talih, Türk Medeni Kanun Aile Hukuku, Cilt 3, Feryal Matbaası, Ankara, 2003
Dural, Öğüz, GÜMÜŞ; “Türk Özel Hukuku, Aile Hukuku”, Cilt III, Gözden Geçirilmiş 15. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2020